Dolma kalemimi aramak zorundayım.
- I have to look for my pen.
O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Niçin Tom'u aramıyorsun?
- Why don't you look for Tom?
Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- Tom went out to look for something to eat.
Sabah güneşi bakmak için çok parlak.
- The morning sun is too bright to look at.
Tom Mary'ye bakmak zorunda.
- Tom has to look after Mary.
He spent his life looking for the truth.
... disabled, we care for them. And we look for discovery and innovation, all these thing ...
... And what I'm going to look for is I'm in the ...