Burada yabancı bir topraktayız.
- We're on unfamiliar ground here.
Elektrik ekipmanları topraklı mı?
- Is the electrical equipment grounded?
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
Asker yerde yaralı yatıyordu.
- The soldier lay injured on the ground.
O, spor sahasını geçti.
- He crossed the sports ground.
Bazı temel kurallar belirleyelim.
- Let's establish some ground rules.
Ev temele kadar yandı.
- The house burned to the ground.
Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.