Dehşet içinde bağırdı.
- He cried out in alarm.
Onu çok korkutucu buldum.
- I found that very alarming.
Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
- The news caused alarm throughout the village.
Seni korkutmak istemedim.
- I didn't want to alarm you.
Varoşlardan korkutucu haber geldi.
- Alarming news came from the suburbs.