Onun bir imzasını isteyeceğim. Yazmak için bir şeyin var mı?
- I'm going to ask him for an autograph. Do you have anything to write with?
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Mary yazı yazmak istedi.
- Mary wanted to write.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmayın.
- Don't write in library books.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- You must not write a letter with a pencil.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Ben bir mektup yazmak zorundayım.
- I have to write a letter.
İngilizce bir mektup yazmak böyle kolay değildi.
- It was not so simple to write a letter in English.