Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.
- Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me.
Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.
- We often have lunch together.
Babam öğle yemeği yemek için okumayı bıraktı.
- My father stopped reading to have lunch.
Öğle yemeği yemek için göle gideceğiz.
- We'll go to the lake to have lunch.