Buna müştereken sahibiz.
- We have that in common.
Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.
- Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.
ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.
- In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.
Sınır kavgaları yaygındı.
- Border fights were common.
İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.
- The two premiers had nothing in common.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
- Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.
- Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
- I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
- Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.