to harden; to toughen; to make hardy

listen to the pronunciation of to harden; to toughen; to make hardy
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to harden; to toughen; to make hardy в Английский Язык Турецкий язык словарь

endure
{f} dayanmak
endure
katlanmak

Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır. - To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.

Hayatta birçok zorluklara katlanmak zorundasın. - You have to endure a lot of hardships in life.

endure
tahammül etmek
endure
{f} sürmek
endure
{f} sabretmek
endure
kaldırmak
endure
acıya katlanmak
endure
sebat etmek
endure
dayan

Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar. - The emigrants have endured physical and mental pain.

Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar. - The refugees endured the 18-hour walk across the desert.

endure
uzun süre etkisini ve gücünü korumak
endure
uzun süre dayanmak
endure
çekmek
endure
{f} dişini sıkmak
endure
kal/katlan
endure
{f} var olmak
endure
{f} devam etmek
endure
{f} durmak
Английский Язык - Английский Язык
endure
to harden; to toughen; to make hardy

    Расстановка переносов

    to harden; to toughen; to make Har·dy

    Произношение

Избранное