Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
Ona giderlerini azaltmaya çalıştı.
- She tried to lessen her expenses.
Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
- I need medicine to lessen the pain.
Sami, hapis cezasını azaltmak için Leyla'nın aleyhine ifade vermeyi kabul etti.
- Sami agreed to testify against Layla in order to lessen his sentence.