Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
- A laptop is better than a desktop.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- I'm prepared to do anything to better myself.
Ben kahveyi daha çok severim.
- I like coffee better.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
- Let's try to make our world better.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to do better than that.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
- We know we can do better.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
- No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
Düne nazaran bugün hava daha güzel.
- Compared to yesterday, the weather is better today.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
- Instead of deleting your sentences, how about making them better?