Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could have heard a pin drop.
Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.
- There was a drop in temperature after the rain.
Seni arabayla İstasyona bırakacağım.
- I'll drop you off at the station.
Tom turnuvayı bıraktı.
- Tom dropped out of the tournament.
Bir içki için uğrayalım.
- Let's drop in for a drink.