Fransız palavralarına katlanmak zordur.
- It's hard to endure the boastings of the French.
Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Tom göründüğü kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as he seems.
Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as everyone says he is.
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
- This bridge will not endure long.
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
- Can she endure a long trip?
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Sert bir adam gibi davranıyor.
- He acts like a tough guy.
Tom sertleşebilir, eminim.
- Tom can hang tough, I am sure.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
He toughed it out.
Keith Richards' popularity endured for decades.