Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
- You need to pay extra for the batteries.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Onun için ne kadar ödedin?
- How much did you pay for him?
Hey! Scott! Faturamı öde!
- Hey! Scott! Pay my bill!
İlk maaşın ile ne yapacaksın?
- What are you going to do with your first pay?
Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
- The pay is not adequate for a family of six.
Babamın borcunu ödemekten berat edildim.
- I was absolved from paying my father's debt.
Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.
- Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Birisi bedeli ödemek zorunda.
- Someone has to pay the price.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.
Ödeme yapmadan restorandan ayrıldı.
- He left the restaurant without paying.
He was allowed to go as soon as he paid.