Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
- I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
Su petrolle kirletilmiş.
- The water was contaminated with oil.
Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
- It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
Okyanusun büyük alanları kirletildi.
- Large areas of the ocean are polluted.
Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
- The oil spill polluted the bay.