Senin rızan olmadan, bu konuda hiçbir şey yapılamaz.
- Without your consent, nothing can be done about it.
Sessizlik rıza verir.
- Silence gives consent.
Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı.
- My father consented to my going abroad.
Teklifinize razı olmazlar.
- They will not consent to your proposal.
Sessizliğini razı olmasına yordum.
- I interpreted his silence as consent.
Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
- His mother will not consent to his going there alone.
İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
- If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
- If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
- His mother will not consent to his going there alone.
Sessizliğini razı olmasına yordum.
- I interpreted his silence as consent.
Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu.
- He consented to help the old lady.
Sükût ikrardan gelir.
- Silence implies consent.
O, sessizliğimi uygun bulma olarak yorumladı.
- He interpreted my silence as consent.
I've consented to have the procedure performed.
He gave consent to undergo the procedure.
... walk away to the repo depot without your consent, you will be totally screwed the day that muggers, ...
... without your knowledge or consent. It sounds far-fetched, but remember, the Canadian border ...