to conceive; to imagine

listen to the pronunciation of to conceive; to imagine
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to conceive; to imagine в Английский Язык Турецкий язык словарь

conceit
kibir

Tom çok kibirli, değil mi? - Tom is very conceited, isn't he?

Tom gerçekten kibirli, değil mi? - Tom is really conceited, isn't he?

think
düşünmek

Tom, bir restoranda tek başına yemek yemenin yürek parçalayıcı olduğunu düşünmektedir. - Tom thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.

Tom onun üzerinde düşünmek istiyor. - Tom wants to think it over.

think
{f} düşün

Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum. - I think he is Mr Brown.

Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum. - I think it'll rain today.

think
mütalaa etmek
conceit
tafra
conceit
kendini beğenmiş

Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor. - His conceited attitude makes me mad.

Gençlerde sık sık olduğu gibi, o kendini beğenmiş. - As is often the case with teenagers, she's conceited.

conceit
kurum
conceit
özünü beğenmişlik
think
tahmin etmek

Ne düşündüğünü tahmin etmek mümkün değil. - There is no telling what he is thinking.

think
ölçünmek
conceit
{i} şımarıklık
conceit
{i} kendini beğenme, kibir, gurur
conceit
self kendini beğenmişlik
conceit
{i} fikir
conceit
fantazi kavram
conceit
{i} düşünce

O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu. - He is so full of conceit that everybody dislikes him.

conceit
{i} kendini beğenme
Английский Язык - Английский Язык
think
conceit
to conceive; to imagine
Избранное