Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tom karşılık olarak ne istiyor.
- What does Tom want in return?
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.