Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
Vergi kaçırmakla suçlandı.
- He was accused of evading tax.
Sami, Leyla'yı asla bir suçla itham etmedi.
- Sami never accused Layla of a crime.
Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Tom onların onu suçlamada bulunduğu suçu işlemedi.
- Tom didn't commit the crime they've accused him of.
Birini bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.