Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.
- I should try to catch up with Tom.
Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı.
- Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.
Tom, Mary'yi yakalamak için koştu.
- Tom ran to catch up to Mary.
Kayıp zamanı yakalamak zorundayız.
- I have to catch up the lost time.
Daha sonra size yetişirim.
- I'll catch up with you later.
O yakında Tom'a yetişecek.
- He'll soon catch up with Tom.
... grow fast enough, long enough, there’s no longer for you to catch up. With standards ...
... - MILTON, ARE YOU COMING? - YEAH, I'LL CATCH UP WITH YOU GUYS IN A SECOND. ...