Annesi onun hakkında endişeli.
- His mother is worried about him.
Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
- I was worried about his health.
Herkes kaygılı ve endişeli.
- Everyone is concerned and worried.
O, noeli hastanede harcamak zorunda kalmak hakkında çok kaygılıydı.
- He was very worried about having to spend Christmas in the hospital.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişeli olmak elimde değil.
- I can't help being worried.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey hakkında gerçekten üzgün.
- It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
- Tom looked worried about the result of an English test.
... So many people in this country worried about money and the ...
... I'm totally not worried about that at all. ...