Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.
- Tom realized it was useless to argue.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
- I wish I had not bought such a useless thing.
Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
- Tom's new gadget is cool, but useless.
Bilgi oldukça faydasızdı.
- The information was quite useless.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.
... and most papers are pretty useless-- ...
... likely, because you can publish some useless paper-- ...