Polis o gün nöbetçiydi.
- The policeman was on duty on that day.
üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.
Şimdi görev başında olmam gerekiyor.
- I'm supposed to be on duty now.
Polislerin görev başında içmelerine izin verilmez.
- The police aren't allowed to drink on duty.
Polis memuru görevde.
- The policeman is on duty.
Bay Smith şimdi görevdedir.
- Mr. Smith is now on duty.
İsyan başladığında sadece görevli tek müdür vardı.
- There was only one warden on duty when the riot started.
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
- The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
... radio, it is your job and it is your duty as young people ...