Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
- Be sure to turn off the gas before you go out.
Gazın kapalı olup olmadığına bak.
- See if the gas is turned off.
Tom birkaç haftadır ofisin dışındaydı.
- Tom has been out of the office for a couple weeks.
Tom kampüs dışında yaşıyor.
- Tom lives off-campus.
İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
- He always stands off when people are enthusiastic.
Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
Sapa kaplıcaları severim.
- I like hot springs that are off the beaten track.
Belki kendi yolumdan sapacağım.
- Maybe I'll just wander off on my own.
Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
- Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
Sen yoldan çıkmışsın.
- You are way off the track.
Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.
- Tom must've had time off last week.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
O ofisten dışarı fırladı.
- He rushed out of the office.
Wakayama açıklarında balina bulundu.
- The whale was found off the coast of Wakayama.
Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
- The whale has been found off the coast of Wakayama.
Odada şapkanı çıkarmak zorundasın.
- You must take off your hat in the room.
Ben aklımı işten çıkarmak istiyorum.
- I want to get my mind off work.
Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
- Don't forget to turn off the gas before going out.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.
- Your accent's good, but your pronunciation's a little bit off.
Tom çoğunlukla ofisten ayrılan son kişidir.
- Tom is often the last one to leave the office.
Tomu çaktan ayrılan son kişiydi.
- Tom was the last one off the plane.
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Güneş doğduğu için, ışığı kapattım.
- The sun having risen, I turned off the light.
Isıtıcıyı kapattın mı?
- Did you turn off the heater?
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
Tom önerimizi kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept our offer.
Uçak kalkmak üzeredir.
- The plane is about to take off.
Uçak kalkmak üzereydi.
- The plane was about to take off.
Biraz indirim yapabilir misiniz?
- Could you knock a little off the price?
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
Sami bir benzin istasyonunun yakınında bir polis memuru tarafından tespit edildi.
- Sami was spotted by a police officer near a gas station.
Babamın çalıştığı yer istasyonun yakınındadır.
- The office where my father works is near the station.
Cumartesi öğleyin izinli olacağım.
- I'll be off duty at noon on Saturday.
O, birkaç günlüğüne izinlidir.
- He is off work for a few days.
Tom'un ofisi yaşadığı yerden üç mil uzakta.
- Tom's office is three miles from where he lives.
Tom Rota 19'dan uzakta yaşadı.
- Tom lived just off Route 19.
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.
- Dan rudely insulted a police officer.
Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
- Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
- Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.
- Where on earth can he have gone off to at this time of day?
Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.
- Experts have offered three possible explanations.
Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
- Life offers us millions of possibilities.
Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.
- The printer in Peter's office is broken and doesn't print anymore.
Ofisimdeki yazıcı bozuktur.
- The printer in my office is broken.
O oldukça kötü, çünkü kitabı iyi satmıyor.
- He is badly off, because his book doesn't sell well.
Hava kötüleştiği için, kalkış ertelendi.
- The weather getting worse, the departure was put off.
Tom'unki ile aynı ofiste bir iş sahibi olmak ister misin?
- Do you really want a job in the same office as Tom?
Köpek sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.
- As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.
Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
- The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
Tom komutanına kimseyi öldürmek istemediğini söyledi.
- Tom told his commanding officer that he wasn't willing to kill anyone.
Tom işten çıkarılabileceği ihtimalini tamamen göz ardı edmedi.
- Tom couldn't completely rule out the possibility that he might be laid off from work.
Tom'un sorusu Mary'yi tamamen hazırlıksız yakaladı.
- Tom's question caught Mary completely off-guard.
Biz iyi bir başlangıç yaptık.
- We're off to a good start.
Kötü bir başlangıç yaptık.
- We got off on the wrong foot.
Tom gerçekten yorgundu. O saat dokuzda ışığı kapadı ve birkaç dakika içinde hızla uykuya daldı.
- Tom was really tired. He turned off the light at nine and was fast asleep within minutes.
Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
Oyun önümüzdeki haftaya kadar ertelenmiş olabilir.
- The game may have been put off till next week.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been off since this morning.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been cut off since this morning.
İlgilenmiyorum. Defol git.
- I'm not interested. Buzz off.
Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
- He lost his balance and fell off his bicycle.
Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
Dan arabasına bindi ve uzaklaştı.
- Dan got into his car and drove off.
Turizm danışma bürosu nerede?
- Where is the tourist information office?
I've been off drugs for almost a month.
She's on vacation, so she'll be off the net for another week.
I'm off — see you later!.
Can you off the light?.
We're just off the main road.; ''The island is 23 miles off the cape.
We've been off the grid for three days now.; He took 20% off the list price.
This milk is off!.
The book fell off the table.
I'd like to re-order those printer cartridges, let's say 5-off.
sales are off this quarter.
He didn't buy it off him. He stole it off him.
I took it off the table.; Come off the roof!.
die off.
He's off the computer, but he's still on the phone.; Keep off the grass.
He got in the way so I had him offed.
He's been off his feed since Tuesday.; He's off his meds again.
I've just returned from the post office.
- I have just returned from the post office.
Muriel is making a poor living from her part-time job.
- Muriel is living poorly off of her part-time job.
Aren't you a police officer?
- Aren't you a police officer?
... gotten laid off? ...
... ground is off this many products for tourists ...