Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
- The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
Ben de tamı tamına aynısını seçerdim.
- I would choose the exact same thing.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Tam olarak ne yapıyorsun?
- What exactly are you doing?
Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
- Tom was exactly twelve minutes late.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Bu tamamen doğru değil.
- It isn't totally exact.
O tam olarak doğru değildi.
- That wasn't exactly true.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
Ne demek istediğini tam olarak biliyorum. Anne ve babalar gerçekten sinir bozucu olabiliyorlar.
- I know exactly what you mean. Parents can be really annoying.
Portre tam olarak gerçek şey gibi görünüyor.
- The portrait looks exactly like the real thing.
to exact revenge.
exact accounts.
Give me a precise answer.
- Give me an exact answer.
That's precisely what I meant.
- That's exactly what I meant.
... in this exact same thing where I met someone at a conference, ...
... Some of them are exact copies, the same as the page was last ...