Tom'un boyu ona oyunda kararlı bir avantaj verdi.
- Tom's height gave him a decided advantage in the game.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
- He was quite decided in his determination.
Sanırım o kararlaştırılmış.
- I guess it's decided.
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
- He decided to quit smoking.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
Her şey pazartesi günü belli olacak.
- Everything will be decided on Monday.
O, neye karar verildiğini uzun uzadıya açıkladı.
- He explained at length what had been decided.
Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- We've decided to paint the walls light blue.
Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
- He decided to give up smoking once and for all.
Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
- The atmosphere in the room was decidedly frosty.
Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
... We decided it would be good to get involved. ...
... So he and his wife decided to move back to his native ...