Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to be assured; to feel confident

listen to the pronunciation of to be assured; to feel confident
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to be assured; to feel confident в Английский Язык Турецкий язык словарь

know
{f} tatmak
know
ezberlemek

Formülleri ezberlemek yeterli değil. Onların nasıl kullanılacağını bilmen gerek. - It's not enough to memorize the formulas. You need to know how to use them.

Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz? - Do you know a good way to memorize new vocabulary?

know
iyi bilmek
know
{f} (knew, --n)
know
{f} ayırt etmek
know
{f} ilişkisi olmak
know
O işi yapmaya
know
malumat edinmek
know
eski cinsi münasebette bulunmak
know
agah olmak
know
(Argo) cinsel ilişkiye girmek
know
aşina olmak
know
görmek

Onu görmek istediğini Tom'un öğrenmesine izin vereceğim. - I'll let Tom know you want to see him.

Tom'un seni görmekten hoşlanacağını biliyorum. - I know Tom would love to see you.

know
biliyor

Mahjong oynamayı biliyor musun? - Do you know how to play mahjong?

Babanın nereye gittiğini biliyor musun? - Do you know where your dad went?

know
{f} seçmek, farketmek
know
(fiil) bilmek, tanımak, tatmak, başından geçmek, ayırt etmek, farketmek, ilişkisi olmak
know
yaşa

Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun? - Did you know that some foxes lived on this mountain?

Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz? - Do you know where Miss Hudson lives?

know
{f} haberi olmak, haberdar olmak
know
geçirmek

Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediği bilmiyor. - Tom doesn't know where Mary wants to spend her summer vacation.

Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu. - Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.

Английский Язык - Английский Язык
know
to be assured; to feel confident

    Расстановка переносов

    to be assured; to feel con·fi·dent

    Произношение

Избранное