Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- The old man lives alone.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
İş onun tarafından yalnız başına mı yapıldı.
- Was the work done by him alone?
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
- They said they only wanted to be left alone.
Lütfen sadece beni yalnız bırakın. Düşünmek istiyorum.
- Please just leave me alone. I want to think.
She walked home alone.
The responsibility is theirs alone.
The job was to hard for me to do alone.
I can't ask for help because I am alone.
... HARRY, LEAVE THAT GIRL ALONE. ...
... going to want those 747s designed so that the FAA and the FAA alone gets to choose what ...