Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız.
- We should not take advantage of the generosity of a friend.
Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.
- She has an advantage over me.
Güçlü yen firmamız için avantajlıydı.
- The strong yen was advantageous to our company.
Fırsattan tam olarak faydalandı.
- She took full advantage of the opportunity.
O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
- She often takes advantage of his ignorance.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
The enemy had the advantage of a more elevated position.
... will be an unalloyed advantage, right? ...
... And our notion of what is an advantage ...