O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Birbirinizi içten seviyor musunuz?
- Do you love each other deeply?
O anne ve babasına derinden bağlıdır.
- She is deeply attached to her parents.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- His speech deeply affected the audience.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom became deeply interested in art history.
Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.
- I deeply regret having caused the accident.