Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Onlar ağır silahlı mıydı?
- Were they heavily armed?
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
- They could not set out because it snowed heavily.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
- The bus rocked heavily up and down.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
heavily tattooed.