Kazadan sonra ilk bir ay sadece bir çubuk vasıtasıyla sıvı şeyler içebildi.
- For the first month after the accident she could only drink liquids through a straw.
Bir tercüman vasıtasıyla konuştu.
- She spoke through an interpreter.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
- Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
- Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı.
- He has made a fortune through hard work.
Ben sadece onu tamamen bitiremedim.
- I just couldn't go through with it.
Tom neredeyse tamamen burada.
- Tom is about through here.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.
- The river winds through the forest.
Bir grup kentin içinden geçit açtı.
- A band led the parade through the city.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
O, kalabalığın arasından ite kalka geçti.
- He pushed his way through the crowd.
Tom kalabalığın arasından ilerledi.
- Tom made his way through the crowd.
Fırtına sonunda dindi.
- The storm eventually blew through.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Parktan geçerek eve yürüdüm.
- I walked home through the park.
Tom tünelden geçerek hapishaneden kaçtı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
- When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
Tom kalabalığın arasından ilerledi.
- Tom made his way through the crowd.
Tom kalabalığın arasından ite kalka yol açtı.
- Tom elbowed his way through the crowd.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Fırtına sonunda dindi.
- The storm eventually blew through.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Londra'dan akan nehre Thames denir.
- The river which flows through London is called the Thames.
Girişinizde gümrükten geçmek gerekiyor.
- It is necessary to go through customs at your arrival.
Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
- Many trains pass through the old stone tunnel.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
- The accident came about through my carelessness.
Hastalık nedeniyle çalışmalarımda çok geri kaldım, yetişmek için çok çalışmam gerekiyor.
- I missed a lot of work through illness, so I've a lot of catching up to do.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü.
- Tom walked back in through the door.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
- Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
Üniversitedeki son yılımda, ortak bir arkadaş aracılığıyla Tom'la tanıştım.
- In my senior year of college, I met Tom through a mutual friend.
Benim için düşünceleri sözcükler aracılığıyla ifade etmek zordur.
- It's hard for me to express ideas through words.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
Abd dünyanın her yanına buğday ihraç eder.
- The United States of America export wheat throughout the world.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Bütün gece boyunca ağladı.
- She cried throughout the night.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
She was through with him.
The arrow went straight through.
Interstate highways form a nationwide system of through roads.
After being implicated in the scandal, he was through as an executive in financial services.
Others slept; he worked straight through.
This team believes in winning through intimidation.
The American army broke through the German lines at St. Lo.
I drove through the town at top speed without looking left or right.
They were through with laying the subroof by noon.
Leave the yarn in the dye overnight so the color soaks through.
The numbers 1 through 9.
The through flight through Memphis was the fastest.
He said he would see it through.
... be even better. We made it so you can scroll through to see all of your most recent tasks. ...