Определение though- в Английский Язык Турецкий язык словарь
- <span class="word-self">thoughspan>
- gerçi
Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi? Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay! Gerçekten mi? Eh, en azından benim için öyle. Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi
- I've got a bit of interest in learning French, but isn't it hard? Not at all. It's 100 times easier than English! Really? Well, at least to me it is. That's because you're native though
Gerçi onun büyük bir sorunu var.
- She has a big problem, though.
- <span class="word-self">thoughspan>-looking
- sert görünüşlü
- <span class="word-self">thoughspan>
- -diği halde, ise de; -e rağmen/karşın: Though they know he's a fool, they still like him. Aptal olduğunu bilmelerine rağmen onu
- <span class="word-self">thoughspan>
- yine de
Öneri için teşekkürler yine de.
- Thanks for the offer, though.
Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.
- You can probably guess what happens though.
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -diği halde
- <span class="word-self">thoughspan>
- rağmen
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
- Though they're twins, they don't have many interests in common.
O zengin olmasına rağmen mutlu değil.
- Though he is rich, he is not happy.
- even <span class="word-self">thoughspan>
- olduğu halde
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
- even <span class="word-self">thoughspan>
- olmasına rağmen
Kendisi polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor.
- Even though he's a policeman, he's afraid of thieves.
O, çok yaşlı olmasına rağmen, o sağlıklıdır.
- Even though he's very old, he's healthy.
- <span class="word-self">thoughspan>
- conj. gerçi
- <span class="word-self">thoughspan>
- (bağlaç) gerçi, olduğu halde, karşın, rağmen, olsa da, sa bile
- <span class="word-self">thoughspan>
- buna rağmen
- <span class="word-self">thoughspan>
- her ne kadar, her ne halde
- <span class="word-self">thoughspan>
- olduğu halde
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
- <span class="word-self">thoughspan>
- karşın
Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.
- Though I had never met Jim, I could pick him out right away.
- even <span class="word-self">thoughspan>
- öyle bile olsa
- <span class="word-self">thoughspan>
- olsa da
O diyette olsa da çikolatalı kek onu cezbetti.
- The chocolate cake tempted her even though she was dieting.
Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
- He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
- <span class="word-self">thoughspan>
- sa bile
- <span class="word-self">thoughspan>
- bununla birlikte
- as <span class="word-self">thoughspan>
- -cesine
- even <span class="word-self">thoughspan>
- bile olsa
- even <span class="word-self">thoughspan>
- bile
Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
Bunu sevmesen bile, yemelisin.
- Even though you don't like this, you must eat it.
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -se bile
- ever <span class="word-self">thoughspan>
- rağmen
- ever <span class="word-self">thoughspan>
- se de
- ever <span class="word-self">thoughspan>
- sa da
- it seems as <span class="word-self">thoughspan>
- gibi görünüyor
- <span class="word-self">thoughspan>
- -e rağmen
- <span class="word-self">thoughspan>
- -e karşın
- <span class="word-self">thoughspan>
- -diği halde
- <span class="word-self">thoughspan>
- ise de
- <span class="word-self">thoughspan>
- güya
- <span class="word-self">thoughspan>
- halde
Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Bay Smith, söz verdiği hâlde henüz dönmedi.
- Mr. Smith hasn't turned up yet though he promised to.
- <span class="word-self">thoughspan>
- -se bile
- <span class="word-self">thoughspan>
- (Havacılık) e rağmen
- <span class="word-self">thoughspan>
- oysaki
- <span class="word-self">thoughspan>
- bağ
Eğer üniversiteye gidebilirse ebeveynlerinden ekonomik olarak bağımsız olabileceğini düşündü.
- She thought that she could become economically independent from her parents if she went to college.
Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.
- Even though we were supposed to meet at 10, I've had no contact with them. I wonder if they've had an accident.
- <span class="word-self">thoughspan>
- (Havacılık) dığı halde
- <span class="word-self">thoughspan>
- velev
- <span class="word-self">thoughspan>
- fakat
Evdeki her şeyi yediğimizi düşünmüştüm, fakat bir kutu kraker daha buldum.
- I thought we had eaten everything in the house, but I found another box of crackers.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
- I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- <span class="word-self">thoughspan>
- oysa
- <span class="word-self">thoughspan> I say so myself
- övünmek gibi olmasın ama
- <span class="word-self">thoughspan> customer
- (deyim) zor müşteri
- <span class="word-self">thoughspan> schools out reach
- (Eğitim) ulaşılması zorlu okullar
- <span class="word-self">thoughspan> the roof
- beklenenden daha yüksek
- <span class="word-self">thoughspan> the roof
- çok yüksek
- as <span class="word-self">thoughspan>
- wh. : ıf.sanki
- as <span class="word-self">thoughspan>
- -mış gibi
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -e karşın
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -e rağmen
- even <span class="word-self">thoughspan>
- öyle olsa da
- even <span class="word-self">thoughspan>
- e rağmen
- <span class="word-self">thoughspan>
- herşeye rağmen
- <span class="word-self">thoughspan>
- karamazdan
- It seems as if/as <span class="word-self">thoughspan> ...
- Sanki .../Galiba .../... imiş gibi
- although; <span class="word-self">thoughspan>; however
- rağmen; rağmen, ancak
- as <span class="word-self">thoughspan>
- sanki, -mış gibi
- as <span class="word-self">thoughspan>
- Sanki, ... gibi, -cesine: "İt was as though he'd never seen me before. - Sanki daha önce beni hiç görmemişti."
- even <span class="word-self">thoughspan>
- velev ki
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -se bile, -e rağmen: "Even though he studied hard, he couldn't pass the exam. - Çok çalıştığı halde sınavı veremedi."
- get <span class="word-self">thoughspan>
- ama olsun
- look as if/<span class="word-self">thoughspan> sth has been stirred with a stick
- çıfıt çarşısına dönmek
- look as <span class="word-self">thoughspan>
- sanki bak
- looking sideways, as <span class="word-self">thoughspan> warily
- yan bakan olarak ihtiyatla rağmen
- swear so.'s way <span class="word-self">thoughspan>
- yemin ederim o kadar. 'yol olsa s
- <span class="word-self">thoughspan> not
- olmasa
- <span class="word-self">thoughspan> provision
- tedbirlere rağmen
Though provisions were made in the building for holes of any type.
- <span class="word-self">thoughspan>!
- se!
- <span class="word-self">thoughspan>.
- rağmen
- what <span class="word-self">thoughspan>
- -se ne fark eder, -se bile
- as <span class="word-self">thoughspan>
- (Fiili Deyim ) sanki , imiş gibi
- as <span class="word-self">thoughspan>
- sanki, ... gibi, -cesine: We behaved as though we'd known each other for years. Yıllardır tanışırmış gibi davrandık. It was as though he'd
- as <span class="word-self">thoughspan>
- sözde
- even <span class="word-self">thoughspan>
- -e rağmen, -diği halde: Even though he studied hard, he couldn't pass the exam. Çok çalıştığı halde sınavı veremedi
- even <span class="word-self">thoughspan>
- olsa bile
Küçük olsa bile hala harika bir arabadır.
- Even though it's small, it's still a great car.
Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.
- Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.
- hard <span class="word-self">thoughspan> nut to crack
- (deyim) catalli is, cetin is;idaresi guc kimse
- offensive <span class="word-self">thoughspan> at fault
- hem suçlu hem güçlü