Benim yerim genellikle bu kadar karmaşa değil.
- My place isn't usually this much of a mess.
Şimdiye kadar ilk kez bu kadar hapşırdım.
- This is the first time I've ever sneezed this much.
Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
- I never knew swimming could be this much fun.
Yıllardır bu kadar çok eğlenmedim.
- I haven't had this much fun in years.
Kendimi bu kadar tanıyorum.
- I know that much myself.
Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.
- I'm not sure I can be all that much help.
... means that the challenge of educating those children is much greater in the developing ...
... who has a tough job anyway and how much time she's going to ...