Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.
- The ship transports raw materials from Indonesia.
Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
- Japan depends on imports for raw materials.
Bir kitap için materyal topluyor.
- She is collecting material for a book.
Sizce ben çok materyalist miyim?
- Do you think I'm too materialistic?
Bu malzeme bir elbise için uygun değildir.
- This material is not suitable for a dress.
Bütün malzemeleri toparladık.
- We got all the materials together.
Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.
- They gave him both material and spiritual support.
1894 yılında maddi sorun tekrar ivedi oldu. Küçük ailesiyle birlikte, doktor Grodno'ya taşınmak zorunda kaldı.
- In 1894 the material question again became pressing. With his little family, the doctor had to move to Grodno.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
- After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Antik dönem Gnostikleri maddesel dünyanın içkin olarak kötücül olduğuna inanıyorlardı.
- The ancient Gnostics believed that this material world was innately malevolent.
Maddeci olduğumu sanmıyorum.
- I don't think I'm materialistic.
Senin gerçekliğe bakışın fazla maddeci.
- Your view of reality is too materialistic.