O, bir tavuk satın aldı.
- She bought a chicken.
Bir kilo tavuk kanadı alabilir miyim?
- Can I get a kilo of chicken wings please?
Tavuğun civcivleri yumurtadan çıkıyorlar.
- The hen's chicks are hatching.
İncil'e göre, pelikan civcivlerini kendi kanıyla besledi.
- According the bible, the pelican fed its chicks with its own blood.
Arabaya bir piliç atalım.
- Let's pick up a chick.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tom, kızarmış tavuk seviyor.
- Tom loves fried chicken.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.
- I had chicken pox when I was a kid.
Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
- I had chicken pox as a kid.
Sen böyle bir korkaksın.
- You're such a chicken.