Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words confused me.
O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
- It's all about sentences. Not words.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Anlamadığım bir sürü sözcük var.
- There are many words that I don't understand.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Kelimeler düşünceleri ifade eder.
- Words express thoughts.
Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
- Tom's words came back to bite him.
O, lafla peynir gemisi yürümeyeceğini kanıtladı.
- He proved that actions speak louder than words.
Diğer bir deyişle, o dilsizdir.
- In other words, she's dumb.
Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.
- In other words, you should doubt common sense.
Words have a longer life than deeds. – Pindar, Greek poet.
They had words at the bar, but I don't know what about.
... radio, radar, microwaves, not to mention MRI scans, PET scans, x-rays. In other words, ...
... running on belongs to the user. In other words, digital rights management. ...