Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Onun arzusu iyi bir öğretmen olmaktır.
- Her wish is to become a good teacher.
Onunla evlenmeyi arzu etti.
- He wished to marry her.
Üçüncü dilek mi? Adam şaşırdı. Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?
- Third wish? The man was baffled. How can it be a third wish if I haven't had a first and second wish?
O, sana en iyi dileklerini gönderdi.
- She sent you her best wishes.
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
- She cremated him against his wishes.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
- There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
- I wish I were what I was when I wished I were what I am.
Dileğiniz gerçekleşti mi?
- Did you get your wish?
Sonunda dileğim gerçekleşti.
- My wish has finally come true.
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..
... What is one thing you wish you could change about yourself? ...
... If not, do you wish you were? ...