Bu olağan bir düzenlemedir.
- This is the usual arrangement.
Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.
- It is not evident whether the police followed the usual search procedures.
Bu olağan bir düzenlemedir.
- This is the usual arrangement.
Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.
- It is not evident whether the police followed the usual search procedures.
Senin söylediğin çoğunlukla doğru oluyor.
- What you say is usually true.
Ülkedeki otobüsler çoğunlukla zamanında gelmezler.
- Buses in the country don't usually come on time.
Tom genellikle klasik müzik dinler.
- Tom usually listens to classical music.
Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.
- Tom usually listens to a radio station that plays classic rock.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
Her zamanki saatte seni karşılayacağım.
- I'll meet you at the usual time.
Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.
- As usual, Mike was late for the meeting this afternoon.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
... her older brother PJ doing today some work at the last minute as usual ...
... as usual our first lady ...