İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
- It was all like a single equation with two unknowns.
Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
- It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
Onun orijini bilinmez.
- Its origin is unknown.
O, Almanya'da yıldızdır ama Amerika'da tamamen bilinmez.
- He's a star in Germany, but completely unknown in America.
Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
- For all his genius, he is as unknown as ever.
Onun adı bilinmiyordu.
- Her name was unknown.
Tom onun ötesine gitti.
- Tom went beyond that.
Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.
- Within the thermosphere, temperatures rise continually to well beyond 1,000 degrees C.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.
- Tom got time and a half when he worked beyond his usual quitting time.
İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
- Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Like a rolling stone?.
... unknown reason. ...