Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
- Life is a magnificent gown full of lice.
Mary beyaz bir elbise giyiyordu.
- Mary was wearing a white gown.
Periler incecik önlükle dans etti.
- The fairies danced in wispy gowns.
O, saten bir sabahlık giymişti.
- She was wearing a gown of satin.
Gecelik ipekten yapılır.
- The gown is made of silk.
Toplumu düşünmek zorundayız.
- We must think about the community.
Toplumda ne yapacağımız hakkında oldukça gururluyuz.
- We're pretty proud of what we do in the community.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Tom'un ölümü halkı şok etti.
- Tom's death shocked the community.