Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Tom evine giderken yemek için bir iki lokma atıştırmak istedi.
- Tom wanted to grab a bite to eat on his way home.
Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.
- He was curious about how it would taste, so he took a small bite.
Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.
- Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.
Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.
- When I bite down, this tooth hurts.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs don't bite.
After just one night in the jungle I was covered with mosquito bites.