Tom'un bir cilt rahatsızlığı var.
- Tom has a skin condition.
Bir kan pıhtısı cilt üzerinde ortaya çıktığında iyidir ve vücut içinde ortaya çıktığında kötüdür.
- A blood clot is good when it occurs on the skin and bad when it occurs within the body.
Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
- The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
Dükkân deri ürünler getirdi.
- The shop carried leather goods.
Güneşin sıcaklığını teninde hissetti.
- She felt the warmth of the sun on her skin.
Islak giysiler tene yapışır.
- Wet clothes adhere to the skin.
Hayvanların derisi kıllarla kaplı.
- The skin of animals is covered with hair.
Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.
- Tom was nothing but skin and bone.
Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.
- They were made of rough brown leather.
O, bana deriden yapılmış bir çanta verdi.
- She gave me a bag made of leather.
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
Koyunu öldürdükten sonra onun derisini yüzmek zorunda kalacaksın.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
Bir grup dazlak Tom'u öldüresiye dövdü.
- A group of skinheads beat Tom to death.
Koyunu öldürdükten sonra onun derisini yüzmek zorunda kalacaksın.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
... things like tonal distribution, skin softening, ...
... There's a trillion of them crawling on your skin right now. ...