Cesur şövalye saldırganın üzerine gitmek için o anda tereddüt etmedi.
- The bold knight didn't hesitate at the time to go onto the offensive.
O saldırgan bir soru.
- That's an offensive question.
Biz düşman saldırısı nedeniyle geri çekildik.
- We recoiled from the enemy's offensive.
Saldırı planları gizliydi.
- The plans for the offensive were secret.
Biz iyi bir hücum takımı değildik.
- We weren't a good offensive team.
Tom'un esprileri iğrenç.
- Tom's jokes are offensive.
Tom'un fıkraları iğrenç.
- Your jokes were offensive.
Zenci kötü bir kelimedir.
- Nigger is an offensive word.
He took the offensive in the press, accusing his opponent of corruption.