Onlar parkta bir bankta oturdu.
- They sat on a park bench and began talking.
Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.
- There is an old man sitting on a bench.
Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
- There is a bench in front of the train station.
Sırada oturan oğlan Tom'dur.
- The boy sitting on the bench is Tom.
Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary on the bench.
He spent the first three games on the bench, watching.