Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Geri gelmediğini düşündüm.
- I thought you weren't coming back.
Keşke eve geri gelmeyi düşünsen.
- I wish you'd consider coming back home.
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
- What do I have to do in return?
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.