Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Onun evi çok moderndir.
- Her house is very modern.
Neden Çin'de modern teknoloji gelişmedi?
- Why didn't modern technology develop in China?
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
- Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
İbranice hiç eski moda değil ama oldukça modern, coşkun ve taze.
- Hebrew is not at all old-fashioned, but rather modern, effervescent, and fresh.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.