Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Onun evi çok moderndir.
- Her house is very modern.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- That architect builds very modern houses.
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
- Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.