Tom'un göğsünde bir kafatası dövmesi var.
- Tom has a tattoo of a skull on his chest.
Tom'un kafatası kırıldı.
- Tom's skull has been fractured.
O, masasında bir insan kafatası tutuyor.
- She keeps a human skull on her desk.
Hayvanların çoğunun kafatası vardır.
- The majority of animals have skulls.
Tom'un göğsünde bir kafatası dövmesi var.
- Tom has a tattoo of a skull on his chest.
Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
- A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
He was about to roar when, lying among the black sticks and straw under the cliff, he saw a whole skull—perhaps a cow's skull, a skull, perhaps, with the teeth in it. Sobbing, but absent-mindedly, he ran farther and farther away until he held the skull in his arms.