Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
O bugün çok daha iyi hissediyor.
- He feels a lot better today.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Ailesini çok endişelendirdi.
- He caused his parents a lot of anxiety.
Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
- There are a lot of factories in Kawasaki.
Bir sürü arkadaşım var.
- I have a lot of friends.
Benim birsürü kitabım var.
- I have a lot of books.
Benim birsürü kitabım var.
- I have got a lot of books.
Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
- Australia exports a lot of wool.
O, bankaya çok miktarda para yatırdı.
- He deposited a lot of money in the bank.
Tom'un arabasını park alanında gördüm.
- I saw Tom's car in the parking lot.
İngiltere'de birçok farklı alanları ziyaret ettim.
- I visited a lot of different areas in England.
Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
- We have a lot of social problems to think about today.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.
- We'll send the textbooks in three different lots.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
- Tom had sex with a lot of different women.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Bu tür iş çok sabır gerektirir.
- This sort of work calls for a lot of patience.
Sami bir piyango talihlisiydi.
- Sami was a lottery winner.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
- I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Otoparktaki arabaların üçü dışında hepsi beyazdı.
- All but three of the cars in the parking lot were white.
Parti çok eğlenceliydi.
- The party was a lot of fun.
Partide çok eğlendim.
- I had a lot of fun at the party.
Bir kural olarak, ikizlerin ortak çok şeyi var.
- As a rule, twins have a lot in common.
Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom knows a lot about dogs.
Köpek her gün bir sürü et yiyor.
- The dog eats a lot of meat every day.
Onların pek çok ortak yanı var.
- They have a lot in common.
Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
- Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
O, çok miktarda para katkısında bulundu.
- He contributed a lot of money.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Gölde çok sayıda balık var.
- There are a lot of fish in the pond.
a building lot in a city.
as Jones alone was discovered, the poor lad bore not only the whole smart, but the whole blame; both which fell again to his lot on the following occasion.
to draw lots.
If I were in charge, I'd fire the lot of them.
a bad lot.
lots of people think so.
The Greeks expected their leaders to show physical courage, whether in the athletic arena or in battle, as well as piety, generosity, and nobility. Cimon had risen to power chiefly because of his military prowess, and any rival must be able to show at least honorable service and military competence. By this time, moreover, the generals were coming to be the most important political figures in Athens. Archons served only for one year and, since 487/6, they were chosen by lot. Generals, on the other hand, were chosen by direct election and could be reelected without limit.
... and we've really invested a lot in the open standards ...
... He's a player with a lot of passion, a lot of skill, and ...