Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Senin bir sürü kitabın var.
- You have a lot of books.
Bir sürü arkadaşım var.
- I have a lot of friends.
Benim birsürü kitabım var.
- I have a lot of books.
Bunun hakkında fikri olmayan birsürü insan var.
- There are lots of people who don't have any idea about that.
Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.
- Tom taught Mary a lot of useful French.
Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
- Australia exports a lot of wool.
Bu alanda çok trafiğimiz var.
- We have a lot of traffic in this area.
Tom'u park alanında gördüm.
- I saw Tom in the parking lot.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
- We have a lot of social problems to think about today.
Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.
- We'll send the textbooks in three different lots.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
- Tom had sex with a lot of different women.
Bu tür iş çok sabır gerektirir.
- This sort of work calls for a lot of patience.
Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
Sami bir piyango talihlisiydi.
- Sami was a lottery winner.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
- I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Onların hepsi otoparkta bekliyor.
- They all are waiting in the parking lot.
Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
- We did a lot of singing and dancing at the party.
Parti çok eğlenceliydi.
- The party was a lot of fun.
Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom knows a lot about dogs.
Köpek her gün bir sürü et yiyor.
- The dog eats a lot of meat every day.
Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
- Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
Tom'un pek çok zamanı yoktu.
- Tom doesn't have a whole lot of time.
O, çok miktarda para katkısında bulundu.
- He contributed a lot of money.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
a building lot in a city.
as Jones alone was discovered, the poor lad bore not only the whole smart, but the whole blame; both which fell again to his lot on the following occasion.
to draw lots.
If I were in charge, I'd fire the lot of them.
a bad lot.
lots of people think so.
The Greeks expected their leaders to show physical courage, whether in the athletic arena or in battle, as well as piety, generosity, and nobility. Cimon had risen to power chiefly because of his military prowess, and any rival must be able to show at least honorable service and military competence. By this time, moreover, the generals were coming to be the most important political figures in Athens. Archons served only for one year and, since 487/6, they were chosen by lot. Generals, on the other hand, were chosen by direct election and could be reelected without limit.
... MR. ROMNEY: Jim, let's ' we ' we've gone on a lot of topics there, and ' so I've ...
... OBAMA: Barry, I think a lot of this campaign, maybe over the last four years, has been devoted ...