Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
- It will take her at least two years to be qualified for that post.
Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
- Lawyers and auto mechanics are the people I trust the least.
En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
- I am grudged even the least bit of happiness.
O en küçük ortak paydaya itiraz etmeye çalışıyor.
- He's trying to appeal to the least common denominator.
Onun kitapla ilgili en küçük bir fikri yoktu.
- He didn't have the least idea of the book.
Tom'un benimle ilgili ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not the least bit interested in what Tom thinks of me.
Bir açıklama daha olma ihtimalini göz önünde bulundurmak için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility that there's another explanation.
Light does not need to know in advance which is the path of least time because it takes all paths from its source to its destination.
... at least that occurs. ...
... We would have least sent some people to Mars. ...