Ona ayakkabılarımı cilalattım.
- I got him to polish my shoes.
Ayakkabılarım cilalanmalı.
- My shoes need polishing.
Polonya'ya Polonya dilinde Polska denilir.
- Poland is called Polska in Polish.
Polonya dili benim ana dilimdir.
- Polish is my native language.
Rusça, Lehçe, Çekçe ve Bulgarca gibi dillerin ortak Slav kökenleri vardır.
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
Bu Lehçe atasözü biliyor musun?
- Do you know this Polish proverb?
Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.
- In fact, Marie Curie is Polish, not French.
Hem Polonyalı hem de Norveçliyim, bu yüzden seçemem.
- I'm both Polish and Norwegian, so I can't choose.
Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
- There's no way to polish a hedgehog.
Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
- Tom asked me to polish his shoes.
Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
- Tom wanted to polish his shoes.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma.
- Don't forget to polish your shoes before you go out!
Polonyalı bir bayanla evlendim.
- I am married to a Polish woman.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.